6 Ocak 2010 Çarşamba

Gece ve Hüzün






























Katrandan süzülmüş bir gecede,
Gökte gizlenen aya küsmüş yıldızlar.
Ellerimde sana veremediğim,
Gönlümün son tazarrusu bir mektup,
İçimde aşka kırgın,
Kağıttan gemim suskun sireniyle,
Zincirini kırarcasına demir almış,
Acelesi var .
Sütten kesilmemiş yetim bir çocuk avazında,
Ağlıyor sesi geceyi yırtarcasına.
Boğazımda düğümleniyor yalnızlığım.
Martıların acı çığlıkları eşliğinde yutkunuyorum.
Dünde kalan aşkımı hemen sahiplenmiş,
Rıhtımdaki kaldırımlar..
Köşedeki saat kulesi,
Dün sana beş kala durmuş.
Sen uzaktasın artık bana,
Anladım uzaklığın tuzak bana.
Beynimden kılavuzsuz geçiyor düşünceler,
Kelimeler mavi limana varamadan
İçimde karaya oturmakta bir bir..
Daha dün başımı okşayan rüzgârın
İşkencelerine tâkatim yok mecalsizim.
Boyası kalkmış bir duvarda resmin.
Ve her yanım camdan sevgi kırıkları,
Bileklerimi kesiyor,
Sokak lambalarının ışıkları ,
Yüzümden düşüyor bin bir parçam,
Yüzüm yok artık yüzsüzüm…
Birazdan bir sel olacak sokaklarımda,
Yerlere yağan hüznün şeffaf damlalarından,
Bak hava durumu yine yanıldı,
Oysa ben..
Bugün yeryüzüne hiç yağmayacaktım.
Bu gece yine hüzün doluyum.
Bir ben varım benden içeride,
Bir de sen….
Bedenimde hiç dikilmemiş,
İflah olmayan hiç kapanmayan yaram.


Yirmidört yedi ikibinsekiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder